Babamı Kim Öldürdü – Edouard Louis

Fransız yazar Edouard Louis’in Babamı Kim Öldürdü adlı kitabını bir saatlik tren yolculuğunda daha gideceğim yere varmadan okudum. Hayli kısa olmasına rağmen insanı bir çırpıda sarıveren, güçlü bir anlatımı var Edouard Louis’in. Babasını ve babasından yola çıkarak ülkesi Fransa’yı ve daha birçok şeyi anlattığı bu biyografik anıda Louis politikanın işçi sınıfını nasıl yok ettiğini enfes bir şekilde de aktarıyor okura. Anlattıklarına canı gönülden katılırken sizin de içinizin hırsla dolduğunu görecek ve bu sistemin bir şekilde değişmesi gerektiğini tekrar düşüneceksiniz.

Babamı Kim Öldürdü, babasını ziyarete giden Edouard Louis’in babasıyla olan ilişkisiyle başlar. Babası eğitim almamış, dar bir çevrede büyümüş ve dolayısıyla belli birtakım düşünceler içinde hapsolmuş, maddi durumu hiç iç açıcı olmayan ve maço da diyebileceğimiz bir adamdır. Hayatı boyunca çalışmış ve buna rağmen ömrünün geri kalan kısmını fabrikada geçirdiği bir kaza sonucu yatakta geçirmek durumunda kalan babanın, geçmişten şimdiye değişimi gerçekten okumaya değerdi doğrusu. Sadece ebeveynlerin çocukları değil çocukların da ebeveynleri değiştirdiğine ve geliştirdiğine bir kitapta da tanık olmak enfes bir duyguydu.

Babamı Kim Öldürdü - Edouard Louis

Babamı Kim Öldürdü siyasetin belli bir kesimi nasıl etkilediğini de çarpıcı bir şekilde anlatıyor.Edouard Louis’in babasını ve onunla aynı şartlarda yaşayan onca insanı neyin yavaş yavaş öldürdüğünü tahmin edersiniz eminim. Az çok her ülkede aynı olan bu durumu düşünmeden edemedim. Acaba herkesin gerçekten çok mutlu olduğu bir ülke var mı? Acaba siyasetin sadece zenginler için değil de herkes için eşit bir düzen sağladığını yaşarken görebilecek miyiz? Kim bilir, belki bu gibi kitaplar daha çok yazılırsa ve en önemlisi okunursa, her şeyin yavaş yavaş değiştiğine tanık olabiliriz.

Babamı Kim Öldürdü iyi bir metin; hem yazarın stili hem de tutkuyla bahsettiği konuları açısından kesinlikle okunmaya değer. Çok kısa olduğundan bir çırpıda bitirecek, tekrar tekrar okumak üzere kitaplığınıza yerleştireceksiniz. Öneririm.

Hazır buradayken başka bir anı kitabını da önermesem olmaz: Borges ve Ben – Jay Parini

Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: Babamı Kim Öldürdü – Edouard Louis

Birtakım iç hesaplaşmalar içindeki yazar uzun zaman sonra çocukluğunun geçtiği, küçük, çirkin bir Fransız kentinde yaşayan babasını ziyarete gider. Karşısında bulduğuysa, erkeklerin duygularını bastırması ve sert olması gerektiğini savunan, bugün “toksik erkeklik” denen kültürün içine doğmuş, kendisine rol model olan birçok erkek gibi erkenden okulu bırakıp işçiliği değişmez bir kader gibi sırtlanarak fabrikalarda çalışıp ellisinde yatağa mahkûm olmuş, zavallı bir adamdır.

Fransa’nın en etkili yazarlarından biri kabul edilen Édouard Louis bu kısa ve çarpıcı metinde mevcut düzenin grotesk gerçekliğini vurgularken, milyonlarca insanın hayatını etkileyip yöneten siyaset denen şeyin, siyasetçiler için aslında bir salon oyunundan başka bir şey olmadığını anlatıyor.

“Louis’nin bir yazar olarak en güçlü yanı, olguları kimi zaman takıntı noktasına varacak kadar tutkulu bir şekilde hissetmesi ve hislerini nötrlemek yerine onları araştırmaya açık, felsefi bir zihinle analiz etmesidir.”

Edmund White, The Guardian

Menüye dön