Ayfer Tunç – Yeşil Peri Gecesi

Yeşil Peri Gecesi Ayfer Tunç’un okuduğum üçüncü kitabı oldu. İlk okuduğum kitabı Dünya Ağrısı kadar beni vurmadıysa da, bu kadar insanın (özellikle genç kızların) bu kitabı neden bu kadar çok sevdiğini anlamak güç değil. 

Ayfer Tunç - Yeşil Peri Gecesi

Yeşil Peri Gecesi hikayesi ve karakterleriyle okuru peşinden sürükleyen bir kitap. Ancak şimdiden ve peşinen belirteyim, oldukça mutsuz bir kitap bu. “Ay bayılırım aşk kitaplarına kesin çok severim ben bunu çilekli çayımı da içerim yanında” diye düşündüyseniz köşe bucak kaçın derim. (Gerçi çilekli çay çok iyi bir fikir olabilir.) Hani bazı kitaplar vardır okudukça kendi hayatınıza şükrederken bulursunuz kendinizi, Yeşil Peri Gecesi onlardan biri. Ayfer Tunç’un yaptığı enfes toplum eleştirisi zevkten dört köşe olmanıza sebep olsa da içinde yaşadığınız toplumun aynen kitaptaki gibi olduğunu düşününce içiniz kararacak; kusmak, kusmak ve tekrar kusmak isteyeceksiniz. Bir de aşağıdaki gibi bir paragraf var ki beni benden almıştır. Bu kadar iyi bir karakter analizi yapılabilirdi…

“Başka türlü olamazmıydı?”
Soru eki mi bitişik olmalı. Ayrı yazarsam gözüne batar. Scotland Yard’da filan mesleki görgü bilgi artırma kurslarına katılmış, kendisine lazım olan ingilizceyi iyi kötü kıvırmıştır Uluçmüdürüm. Ama Türkçesi zayıftır. Hem köküne kadar milliyetçidir bunlar, hem kendi dillerini bilmezler. Ayrı yazarsam cümlede bir tuhaflık olduğu hissine kapılır. Anlam yerini bulmayabilir.

Tanıdık geldi mi bu karakter? Eminim tanıdıktır. Keyifle!
Ayfer Tunç - Yeşil Peri Gecesi
Tanıtım yazısı:

Ayfer Tunç’tan bugünün romanı.

Güzelliğini zehirli bir sermaye olarak kullanan genç bir kadının hayattan öç almak için soyunmasıyla başlayan bir düşüş hikâyesidir Yeşil Peri Gecesi. Modern toplumun ikiyüzlülüğüne, geleneklerin, alışkanlıkların zorbalığına direnen, “farkına varmış” ve bu nedenle acı çeken bir kadının, annesiyle hesaplaşamayan bir kız çocuğunun, okuyanı rahatsız eden ve belki de bu nedenle elinizden bırakamayacağınız öyküsü. Cumhuriyet elitlerinin düşkün kuşakları ile orta sınıfın can çekişen tutunamayanlarının karşılaştığı trajik bir karnavala dönüşen kapak kızının romanı, toplumun ve bireyin ruh haritasını en ince ayrıntısına kadar resmeden Ayfer Tunç’un güçlü anlatımıyla Türkiye’nin çürüyen yüzüne de ayna tutmaktadır.

Bu kitapla ne içilir: Kahve, bol bol kahve.
Bu kitapla ne dinlenir: Şu sakin liste iyi olur derim.
Kitap yorumu ilk olarak Can’la Bir Sene‘de yayımlanmıştır.
Menüye dön