İlk kez Alessandro Baricco okuyorum. Şafakta Üç Kez gibi minicik bir kitabıyla bile çok rahatlıkla anladım ki bu adam müthiş bir yazar. Bu sene bir kitabını daha okuyacağım; İpek, onu da çok seveceğime şimdiden eminim. Baricco insanı hemen avucunun içine alan bir yazar. Bu kısa kitabında yer alan üç kısa öyküde gereksiz bir tek cümle bir tek kelime bile yok. O kadar duru bir şekilde yazılmış ki okura hayal gücünü harekete geçirmesi için bolca yer var.
Şafakta Üç Kez üç kısa hikayeden oluşuyor. Bu üç hikaye birbirine hem bağlı hem de değil. Hepsi de bir şekilde oteller ile ilişkili ve hepsi de şafak vaktinde yaşanıyor. Karakterleri birbirinden ilginç ve hepsi de hemen kaynaşacağınız tiplerden. O kısacık hikayelere hemen nasıl giriverdiğinizi sona geldiğinizde kavrayacaksınız. Aynı şekilde kitabın ne kadar güzel olduğunu da kitap bittiğinde anlayacak ve keşke daha uzun olsaydı diye sızlanacaksınız biraz. Ancak sadece yaklaşık bir saatinizi alacak. İnsanlar arasındaki fiziksel ve duygusal bağları düşünürken bulacaksınız kendinizi sonra. Uzaklıkları, yakınlıkları, doğruyu, yanlışı, hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını… İyi kitapların üzerinizde bıraktığı etkiden memnun bir şekilde Baricco’nun bir sonraki kitabını dört gözle bekleyeceksiniz. Keyifle okuyun.
Alessandro Baricco, Şafakta Üç Kez
Tanıtım yazısı;
Alessandro Baricco, Şafakta Üç Kez’le okurunu bu kez otel lobilerine götürüyor. Üç farklı otel lobisi, üç şafak sökümü, üç kez o âna dek birbirine yabancı iki yalnız ruhun karşılaşması. “Yollarda” olan anlatı kişilerinin bu lobi karşılaşmaları, onlara hayatın hızlı ve sert akışında bir es verdirerek farklı bir zaman düzlemine açılmalarına olanak sağlıyor. Kendi yazgılarını karşılarındaki yabancıya anlatırken içsel bir yolculuğa ve bu yolculuğun beraberinde getirdiği iç hesaplaşmalara tanıklık ediyoruz.
İnsanın asla gerçekten değişmediğini, değişmesinin mümkün olmadığını, yedisinde neysen yetmişinde de o olduğunu, değişmek için baştan başlanmayacağını anladım. O zaman ne için baştan başlanıyor? diye sordu adam. (…) Masa değiştirmek için baştan başlanır, dedi. Yanlış oyuna katılmış olduğumuzu düşünürüz her zaman ve başka bir oyun masasına oturmuş olsak elimizdeki kâğıtlarla kim bilir neler yapabilirdik diye geçiririz aklımızdan.
(…) Kâğıtları değiştirmek olanaksız, oyun masasını değiştirmekten başka çare yoktur, dedi. Adam, Masanızı buldunuz mu? diye sordu. Evet, dedi kadın kendinden emin bir şekilde, iğrenç bir masa, herkes hile yapıyor, para kirli, insanlar beş para etmez, diye ekledi. İşte “masa” değiştirmek zorunda kalan, kendi masalarını arayan insanları anlatıyor Baricco.
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Alessandro Baricco – Şafakta Üç Kez
Bu kitapla ne içilir: Bira
Bu kitapla ne dinlenir: En sevdiğiniz albümü dinleyin. Albüm bitmeden bitmiş olacak nasılsa.
Kitap yorumu ilk olarak Can’la Bir Sene‘de yayımlanmıştır.