Adnan Turgut’un Yazlık Sinemalar Krallığı Eşrefpaşa adlı kitabı için bir semtin biyografisini anlatıyor diyebiliriz. 50lerden itibaren hatta bazen daha eskiye atıfta bulunarak Eşrefpaşa semtinin sokaklarını, okullarını, meyhanelerini, sinemalarını, spor kulüplerini ve sakinlerini değişik özellikleriyle bir şiir gibi anlatıyor kitap. Semtteki kabadayıları, öğretmenleri, futbolcuları, farklı etnik kökenlerden göçmenleri ve semtin kendi argosunu, kendi dilini sanki Eşrefpaşa’da yaşıyormuş hissine kapılarak okuyacaksınız.
Sokakları karış karış gezerken, Şerbetçi Arap Mehmet, İzmirspor’un malzemecisi Tatar Şaptin ve Haydar Tırtıl gibi karakterler hayatınıza renk katacak, onlarla yaşamış olmayı dileyeceksiniz. Müthiş bir anı kitabı Eşrefpaşa, özellikle İzmirliler başta olmak üzere herkese tavsiye ederim.
Kitap Adnan Turgut’un Günizi Yayınları’ndan çıkan Çaça adlı kitabının devamı niteliğinde diyebiliriz. Ona da bir göz atmayı ihmal etmeyin. Şimdiden keyifli okumalar!
Heyamola Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım bültenini aşağıda bulabilir, kitabı buradan satın alabilirsiniz.
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar… Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister…
Bu düşünceden yola çıkarak, İzmir’in kırk bir semti, İzmirli kırk bir farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla buluşan kırk bir kitaplık dizi, hem İzmir için bir ilk olması, hem de İzmir’in köklü kent halk kültürüne bir armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.