Kanadalı yazar Mary Lawson’un okuduğum ilk kitabı oldu A Town Called Solace ve sanırım uzunca bir süre de böyle kalacak. Bunun sebebi Mary Lawson’un kötü bir kitap yazdığını düşünmem değil ancak keşfedilecek çok fazla iyi yazar var ve ne yazık ki Mary Lawson bende pek bir hayranlık uyandırmadı.
A Town Called Solace, Solace adlı küçük bir kasabada geçen olayları ve bu kasabanın insanlarını anlatıyor. Hikayeyi Elizabeth, Liam ve Clara karakterlerinden dinliyoruz. Clara 7 yaşında bir kızdır, Elizabeth iyice yaşlanmış bir kadındır ve Liam ise orta yaşlı bir erkektir. Lawson’un bu üç karakteri aynı ustalıkla yaratabilmesi hoşuma gitti. Aynı anda hem 7 yaşında, çok fazla sorunu olan bir kızı hem de yeni boşanmış, otuzlarında bir erkek karakteri anlatmak zor olsa gerek. Bir de üstüne eşini kaybetmiş, çocuğu olmayan, yalnız ve yaşlı bir kadın var ortada.

A Town Called Solace farklı karakterlerin gözünden aynı olayı anlatan romanlardan değil. Hepsinin kendi gündemi var ve hepsinin ortak yanı Solace’da yaşamaları ve hayatlarının bir şekilde birbirine dokunması. Yazarın karakterlerini sevdiğimi hemen belirtmem gerek. Hepsi incelikle yaratılmış ve çok gerçekçi karakterler ve hepsine bir şekilde empati duyabiliyorsunuz. Ancak hikaye için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
A Town Called Solace evden kaçan genç bir kızın ailesinin dramını; mutsuz bir evlilik ve aslında mutsuz bir hayatı geride bırakıp yeni bir hayatın içine düşen bir adamı; çocuk sahibi olamayan ve ne yazık ki komşusunun çocuğunu kendi çocuğu gibi seven, şimdilerde hastanede olan yalnız bir kadının geçmişini anlatıyor. Bu hikayelerin hepsi ayrı ayrı güzel yazılmış olsa da okura geride çok bir şey bırakmıyor. Kitap bittiğinde oyuncuları iyi fakat senaryosu biraz tırt olan, ucuz yapım bir film seyretmiş gibi hissettim. Kitabın sonu ise gayet tahmin edilebilir, sıradan ve heyecansız olduğundan genel olarak kitaba pek bir şey katmıyor.
A Town Called Solace iyi yazılmış, küçük kasabada geçen ve birden fazla insanın hayatlarından bir parçayı anlatan kitaplardan biri. Ben muhtemelen beş güne kalmaz unutacağım çünkü güçsüz ve temelsiz bir kitap bu. Booker Ödülü‘ne aday olmuş kitapları artık neden okumak istemediğimi çok daha net görmemi sağladı.
Vintage Publishing’den çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: A Town Called Solace – Mary Lawson
A Town Called Solace – Longlisted for the 2021 Booker Prize
New York Times best-selling author Mary Lawson, acclaimed for digging into the “wilderness of the human heart”, is back after almost a decade with a fresh and timely novel that is different in subject but just as emotional and atmospheric as her beloved earlier work.
A Town Called Solace–the brilliant and emotionally radiant new novel from Mary Lawson, her first in nearly a decade–opens on a family in crisis: rebellious teenager Rose been missing for weeks with no word, and Rose’s younger sister, the feisty and fierce Clara, keeps a daily vigil at the living-room window, hoping for her sibling’s return.
Enter thirtyish Liam Kane, newly divorced, newly unemployed, newly arrived in this small northern town, where he promptly moves into the house next door–watched suspiciously by astonished and dismayed Clara, whose elderly friend, Mrs. Orchard, owns that home. Around the time of Rose’s disappearance, Mrs. Orchard was sent for a short stay in hospital, and Clara promised to keep an eye on the house and its remaining occupant, Mrs. Orchard’s cat, Moses. As the novel unfolds, so does the mystery of what has transpired between Mrs Orchard and the newly arrived stranger.
Told through three distinct, compelling points of view–Clara’s, Mrs. Orchard’s, and Liam Kane’s–A Town Called Solace cuts back and forth among these unforgettable characters to uncover the layers of grief, remorse, and love that connect families, both the ones we’re born into and the ones we choose. A Town Called Solace is a masterful, suspenseful and deeply humane novel by one of our great storytellers.