6.27 Treni – Jean-Paul Didierlaurent

6.27 Treni, Fransız yazar Jean-Paul Didierlaurent’in ilk kitabı ve yazar bu kitapla büyük bir üne kavuşmayı başardı. Uzunca bir süre okumayacağım diye inat ettiysem de dayanamadım ve müthiş bir plaj kitabı olacağına karar verip okudum. İyi ki okumuşum. Tam da tahmin ettiğim gibi kitap müthiş bir plaj kitabıydı. Sizin de plaj kitaplarında belli başlı standartlarınız varsa bu kitabı rahatlıkla valize atabilirsiniz.

6.27 Treni, bir kağıt geri dönüşüm fabrikasında çalışan ve fakat kitaplara aşık bir adamın, Guylain’in hikayesini anlatıyor. Bu garip adam, fabrikadaki makineden kurtarabildiği kitap sayfalarını her sabah bindiği 6.27 treninde yolculara okuyor. Bunu sadece kendisi için yapsa da, çoğu yolcu bu ilginç durumu çoktan kabullenmiş ve hatta yolculuğu bekler haldeler. Hayat böyle devam ederken, Guylain her zaman oturduğu tren koltuğunda bir akıllı bellek buluyor. Bundan sonrası ise hayatın o garip mucizelerinden birini getiriyor hayatına. Okuması zevkli, sürükleyici, insanı hiç yormayan, hoş bir kitap bu. Yaz için okuyacak bir şey arıyorsanız öneririm.

6.27 Treni - Jean-Paul Didierlaurent

Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda, almak için de buraya: 6.27 Treni – Jean-Paul Didierlaurent

36 yaşındaki Guylain Vignolles kâğıt geri dönüşüm fabrikasındaki işinden nefret eden yalnız ve mutsuz bir adamdır. Hayatı, sıkça sohbet ettiği küçük kırmızı balığıyla birlikte yaşadığı ev ve çalıştığı fabrika arasında geçer. Görevi, kitapları paramparça eden korkunç makine Zerstor 500’ü kullanmaktır.

Çalıştığı işletmede iki dostu vardır, biri ürkünç makinenin ayaklarını yediği Guiseppe, diğeri ise sadece aleksandrin hece vezniyle kurduğu cümlelerle konuşan bekçi Yvon Grimbert. Kitapları yok etmekten duyduğu vicdan azabından kurtulmanın yolunu, her gün bindiği banliyö treninde, Şey’den söküp aldığı birbirinden bağımsız kitap sayfalarını yüksek sesle okumakta bulan Guylain, tekdüze hayatının akışının vagonda bulduğu o akıllı bellekle birlikte değişeceği umuduna kapılır. Minik aletin içindeki metinlerin yazarının peşine düşen bu umutsuz, şehirli adamın küçük hayatı büyük bir dönemecin eşiğindedir artık.

Edebiyat alanındaki ilk başarılarını, yazdığı öykülerle, kazandığı prestijli ödüllerle yaşayan Fransız yazar Didierlaurent, bu ilk romanıyla, başta ülkesinde olmak üzere dünya çapında adından sıkça söz ettirdi. Yayımlandığı yıl bir edebiyat fenomeni olarak kabul edilen roman, kısa sürede 29 dile çevrildi.

Menüye dön