26 Mart 1920’de F. Scott Fitzgerald’ın Cennetin Bu Yanı (This Side of Paradise) adlı romanı Scribner tarafından yayımlandı. Kitabın ilk baskısı sadece üç gün içinde tükendi ve böylelikle yirmi üç yaşındaki yazar edebi bir star haline geldi. Sonrasında F. Scott Fitzgerald 1920 ve 30’lu yılları, Caz Dönemi’nin taşkınlıklarını yazarak geçirdi. Bunlar arasında kısa öyküler ve Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby) ve Geceler Tatlıdır (Tender is the Night) gibi romanlar da yer aldı. Bu zamanlarda yazar alkolizmle uğraştı ve eşi Zelda ile duygusal açıdan hayli yorucu bir ilişki yaşadı. Ancak F. Scott Fitzgerald hakkında bildikleriniz bunlarla sınırlı kalmasın, yazarla ilgili ilginç bilgileri History yazmış, paylaşmadan edemedim.
F. Scott Fitzgerald Hakkında Bilinmeyen 10 Gerçek
1- Adını ünlü bir akrabasından aldı
Francis Scott Key Fitzgerald Eylül 1896’da St. Paul Minnesota’da doğdu. İsmini de 1812 savaşı sırasında Amerikan Ulusal Marşı “The Star-Spangled Banner”ı (Yıldız-Bezeli Sancak) yazan yazar ve avukat Francis Scott Key’den aldı. Bu ikili uzak akrabalar olsa da Fitzgerald’ın akrabalıklarının üzerinde durduğu biliniyor. Key’in bir heykelinin önünden geçerken, sarhoş olan Fitzgerald arabadan inip çalıların arkasına saklanmış ve arkadaşına “Frank’in beni böyle görmesine izin vermeyin!” diye bağırmış.
2- Kötü bir öğrenciydi ve imlası da iyi değildi
Fitzgerald iyi bir okurdu ve yazmak konusunda yeteneklerini erkenden gösterdi ancak çok da iyi bir öğrenci sayılmazdı ve okulda geçer notu zorlukla alabiliyordu. Princeton Üniversitesi’nde de sürekli dersleri asıyordu. Dile hakimiyeti çok üstün olsa da Fitzgerald’ın imlası oldukça kötüydü ve belki de disleksi hastasıydı.
3- Birinci Dünya Savaşı’nda hizmet vermeyi kıl payı kaçırdı
1917’de Amerika Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde Fitzgerald Princeton’ı bıraktı ve orduya katıldı. Savaşta öleceği korkusuyla, edebi bir miras bırakmak için boş zamanlarında yazmaya başladı. Herhangi bir savaş alanına hiç ayak basmamış olsa da “The Romantic Egoist” adını verdiği bir kitap yazmıştı. Bu kitap daha sonra üzerinde biraz değişiklik yaptığı “Cennetin Bu Yanı” adlı çok satan kitabı olacaktı.
4- Eşi Zelda 1920’lerin flapper kızlarındandı
Cennetin Bu Yanı’nın basılmasından kısa bir süre sonra Zelda ile evlendi. Güzel ve ne yapacağı belli olmayan Zelda, yeni jenerasyon özgür flapper kızları için önemli bir esin kaynağıydı ki Fitzgerald romanlarında öykülerinde bu kızlardan sıklıkla yazdı. Toplum içinde sigara ve içki içiyordu, müstehcen espriler patlatıyordu ve başarılı bir ressam, dansçı ve yazardı. Çiftin moda kıyafetleri ve alkolle dolu tuhaf davranışları onları edebiyat dünyasının hayranlık duyulan çifti haline getirdi. Ancak bu ihtişamlı yaşamları 1930’larda tükenmeye başlamıştı. Fitzgerald alkolizm ile uğraşıyordu ve yazamıyordu. Zelda ise sinir krizi geçirdi ve hayatının sonraki kısmını sanatoryumlara girip çıkarak geçirdi.
5- Hayatını detaylı bir şekilde kayda aldı
1919 ve 1937 yılları arasında Fitzgerald hayatındaki ve kariyerindeki gelişmeleri detaylı bir şekilde deri kaplı defterlere yazdı. Yazılanların çoğu yayımlanan çalışmaları ve geliri ile ilgiliydi ancak “Outline Chart of My Life” adlı bölümde doğumundan bu yana ay ay yaptıklarını yazmıştı. İlk kelimesinden (“up”) 13 yaşındaki boyuna (160cm) kadar birçok bilgiyi kaydetmişti. Zelda’ya da 7 Eylül 1918’de aşık olduğunu yazmıştı. Bazı yılları ise sadece bir iki cümleyle geçiştirmeyi tercih etmişti.
6- Aynı yerde birkaç seneden fazla yaşamadı
Yazar olarak küçük bir servet kazanıyor olsa da asla bir evi olmadı ve hayatının büyük kısmını kiralık evlerde ve otellerde geçirdi. 1920 ve 1940 yılları arasında New York, Connecticut, Minnesota, Long Island, Paris, Fransız Rivierası, Roma, Los Angeles, Delaware, İsviçre, Baltimore ve Kuzey Carolina’da yaşadı. Bunun sebeplerinden biri yazarın bol partili ve eğlenceli hayatından kaçıp yazmak için sessiz bir yer aramasıydı, bir diğer sebep de Zelda’nın hastaneye kaldırıldığı yerlere gitmesiydi.
7- Ernest Hemingway ile çalkantılı bir arkadaşlıkları vardı.
Maço Hemingway ve kibar Fitzgerald ilk bakışta çok ilginç bir ikili gibi görünse de iki yazar Paris’te 1925’te tanıştıklarında hemen dost oldular. İlişkileri Hemingway’in Zelda’dan nefret etmesi ile biraz karıştı. Hemingway Zelda’nın deli olduğunu ve eşinin yazmasına engel olduğunu söylüyordu. Bu iki edebi devin 1920’lerde yolları ayrıldı ve Hemingway sonraki senerlerde Fitzgerald’ı başarılarıyla birçok kez geride bıraktı.
8- En ünlü eseri ilk çıktığında bir fiyaskoydu
T. S. Elliot ve Edith Wharton’dan iyi eleştiriler almış olsa da Fitzgerald’ın başyapıtı Muhteşem Gatsby zamanında asla bir bestseller olmadı. İlk iki romanına göre hayli az sattı; 20 binin biraz üzerinde bir rakama ulaştı ve yayıncısına da az bir kar bıraktı. Kitabın popüler hale gelmesi İkinci Dünya Savaşı’nda 150 bin kopyanın denizaşırı Amerikan askerlerinde gönderilmesiyle başladı. Bu sayede Muhteşem Gatsby en çok sevilen Amerikan romanları arasındaki yerini korudu. Kitap şu an her sene 500 bin kopya satıyor.
9- Hollywood’da senarist olarak çalıştı
Kariyerindeki birkaç başarısızlık ve alkolu bırakmayı denemeleri sonucunda 1937’de Fitzgerald Los Angeles’a yerleşti ve film stüdyosu MGM’de senarist olarak çalışmaya başladı. İki sene boyunca başkalarının yazdığı senaryolar üzerinde çalıştı ve kendi yazdığı senaryolar hiçbir yer de kabul edilmedi. Sadece 1939’de çekilen Three Comrades filminin senaryosunu kabul ettirebilmişti.
10- Son romanını bitiremeden hayata veda etti
1940’ta Fitzgerald The Love of the Last Tycoon adlı kitabını yazmaya başladı. Bu kitabı Hollywood’daki deneyimlerinden yola çıkarak yazıyordu. Borçları vardı ve ayık kalmakta zorlanıyordu ancak üzerinde çalıştığı kitabın iyi olacağını düşünüyordu. Zelda’ya yazdığı mektupta kitabın diğer hiçbir şeye benzemeyeceğini ve bunu kendisinden uranyum çıkarır gibi çıkardığını belirtti. Ancak bir ay sonra Fitzgerald bir kalp krizi geçirdi ve 44 yaşında romanını tamamlayamadan hayat veda etti. Bir sene sonra The Love of the Last Tycoon yarısı bitmiş bir halde yayımlandı ve buna rağmen çoğu eleştirmen bunun Fitzgerald’ın en iyi işi olduğunu belirtti.