Sevdiğimiz yazarlar söz konusu olunca özel hayatlarına, sevdiklere şeylere, evlerine merak salıyoruz. En azından ben çok merak ediyorum günlük yaşamlarını ve yaşadıkları mekanları. Yazarların yatak odalarını bulunca da paylaşmadan edemedim.
Truman Capote‘nin yatak odası sade olmasına rağmen yine de oldukça şaşaalı görünüyor. Altın varaklı çerçeve ve kırmızı yatak örütsünden olsa gerek.
Virginia Woolf‘un odası da oldukça sade. Kitaplar renkli olduğundan göz alsa da eşya çok az. Sandalyeler de ayrı ayrı çok güzeller.
Ernest Hemingway‘in odası da ışık içinde yüzüyor! Pencereler ve yatak başlığı harika.
Flannery O’Connor en çok odasındaki masada yazarmış. Bu oda da dikkatinizi çektiği gibi gayet sade döşenmiş.
Sylvia Plath‘in odası yerden tasarruf etmesini bilen dekoratörler tarafından döşenmiş gibi. Az eşya, çok alan ve çok akıllıca!
Henry David Thoreau‘nun odası en sadesi. Sadece basit bir yaşamın gerektirdikleriyle yetinmiş ki bence en güzel odalardan biri bu.
Emily Dickinson‘ın sandalye ve masasına bayıldım. Pencere yanına da konmuş ki tam keyif yapılacak bir köşe.
Marcel Proust‘un odası diğer yazarların aksine biraz daha kalabalık duruyor. Astımı ve birçok alerjisi olduğundan toza karşı birçok önlem alınmış.
William Faulkner odasıyla en çok ilgi çekecek yazar olabilir kanımca. Duvarda The Fable’ı yazarken kullandığı notları görebilirsiniz. Oda zaten daha çok yatağı olan bir ofisi andırıyor.
Victor Hugo‘nun odası ise “elden ayrı”. Karanlık, şaşalı ve kırmızı. Romantik akımı odası bile yansıtıyor.
Siz en çok hangisini sevdiniz?