Rakı, Balık, Ayvalık!

2-3 sene önce (yani çalışmazken) Ayvalık’a gitmek isteyebileceğim hiç aklıma gelmezdi. Nasıl sıkılırdım yaz boyu anlatamam. Ne denizle, ne kumsalla ne de gün batımlarıyla bir alakam yoktu. Ergenliğin verdiği o şapşallıktan olsa gerek, hiçbirinden zevk almazdım. Belki de almadığımı düşünüyordum, inanın hatırlamıyorum. Yazın bitmesini büyük bir sabırla bekleyip, normal hayatıma devam etmek isterdim hep. Kalabalıklara, arkadaşlarıma, odama, tüm o sıradanlığa dönmek için can atardım. Ancak şimdi, İstanbul’un curcunasından ve sıcağından kaçıp, Ayvalık’ın püfür püfür esen rüzgarına ve dinginliğine kavuşmak için can atıyorum. Ruhumun nasıl sıkıldığını anlatamam buralarda. Pencereyi açtığımda gelen pis kokulardan, bağırış çağırıştan, trafik sesinden nefes alamıyorum artık. Sürekli kendimi eve kapatıp, dışarıda İstanbul yokmuş gibi davranıyorum. Kimi zaman sesi sonuna kadar açıp sevdiğim birkaç şarkıyı dinliyorum, kimi zaman da kitaplara gömülüyorum. Yeter ki dışarısı içeriye girmesin. Yeter ki İstanbul’da gibi hissetmeyeyim. Sonra aklıma Ayvalık geliyor.

ayvalık

Daracık sokakları, birbirinden güzel rum evleri, upuzun kumsalları, inanılmaz manzarası, mis gibi ekmeği ve ünlü tostu ile Ayvalık, Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri. Ara ara insanın burnuna çok da hoş olmayan kontini kokuları gelse de, buna da kısa zamanda alışıyor ve gülümsüyorsunuz. Çünkü burada gürültü yok, çünkü burada insanlar mutlu, dünya daha yavaş dönüyor. Her gün batımını her gün doğumunu yakalayabiliyorsunuz. Denizin kokusu burnunuzdan çıkmıyor. Çıkmasın istiyorsunuz zaten. Ege Deniz’inin ne kadar büyülü bir deniz olduğunu onunla haftalar geçirdikten sonra daha iyi anlıyorsunuz. Hakkında kitaplar okumuşsanız heyecanlanıyorsunuz. Düşünüyorsunuz sonra, herkes Ege Deniz’inde yüzecek kadar şanslı değil. Son bir kez daha giriyorsunuz denize, nasılsa burada zaman sizi alakadar etmiyor. Sahilde saatlerce yürüseniz de sahil bitmiyor. Her yarım kilometrede farklı yüzlerle karşılaşıp gülümsüyorsunuz. Herkes mutlu, neden gülümsenmesin ki? Yıllardır artık tanış olduğunuz simitçiler, mısırcılar, midyeciler ara ara yürüyüşünüze katılıyor. Hal hatır konuşuluyor, belki alışveriş yapılıyor. Bu insanların bu sıcağın altında nasıl çalıştıklarını görüp bir kez daha hayret ediyorsunuz. Bu her sene tekrarlanıyor.

ayvalık

Sonra dönüp Midilli adasına bakıyorsunuz. Adaya inen, adadan kalkan uçaklara yine hayret ediyorsunuz. Bu sene şu küçük tura katılsam mı diye düşünseniz de Ayvalık’tan çıkasınız gelmiyor hiç. Batmadan önce mutlaka kızaran ay ile birlikte gözünüz gece de Midilli üzerinde oluyor, çünkü Ayvalık’ta ay Midilli üzerinden ağır ağır batıyor. O esnada belki plajda arkadaşlarınızla belki de ailenizle bir meyhanede olduğunuzdan hep birlikte keyfini çıkarıyorsunuz. Her defasında da ne kadar güzel olduğunu belirtiyorsunuz, bundan bıkmanız pek mümkün değil. Yazlığın bahçesinde sakin müzikler eşliğinde otururken gözünüz gidip gelip gökyüzüne takılıyor sonra. Bu kadar çok yıldız olduğunu unutmuştunuz, uzun zamandır görmüyordunuz ne de olsa. Doya doya seyrediyorsunuz yıldızları. Sektirmeden her gece bir yıldız kaymasına şahit olsanız da, dilek dileyemiyorsunuz. Sadece ne kadar güzel olduğunu düşünebiliyorsunuz çünkü…

ayvalık cunda

Bir de Cunda Adası var ki… Cunda’ya yıllardır Ayvalık’a gidip gelen bir insansanız yazın o en yoğun döneminde gitmekten çekinirsiniz. Her zaman çok kalabalıktır çünkü. İnsan Ayvalık’tayken kalabalıklara hiç katlanamıyor. Cunda ne kadar güzel ve çekici olsa da Eylül ayına, daha sakin zamanlarına saklıyorsunuz kendinizi. Eylül’de ziyaret ettiğinizde ise Taş Kahve’siyle, yeni yapılmış müzesiyle, kedileriyle, meyhaneleri ve küçük çarşısıyla size kucak açıyor. Ara sokaklarına dalıp kaybolana kadar o güzelim evleri inceliyorsunuz her defasında. Aralardan bir yerden çıkan kedilerle oynaşıp yolunuza devam ediyorsunuz. Eğer Cunda’ya çok gidip gelmişseniz, burada dondurma yemekten ziyade, limonata içmeyi tercih etmeniz gerektiğinizi biliyorsunuz. En sevdiğiniz meyhaneye gidip yine en sevdiğiniz mezelerle sofrayı donattığınızda da keyfinize diyecek yok. Balığınız, rakınız, gün batımlarınız ve dostlarınız ile mutlusunuz… Eh işte bu kadar basit.

Menüye dön