Eren Yücesan Cendey ile Çeviri Üzerine Konuştuk!

Eren Yücesan Cendey İtalyan edebiyatı severlerin muhakkak çevirilerini okuduğu, dilimize onlarca eser kazandırmış, Türkiye’nin en iyi çevirmenlerinden biri. Son dönemde Niccolo Ammaniti’nin Korkmuyorum adlı eserini okumuştum hatırlarsanız; Eren Hanım bu yazıyla ilgili olarak benimle iletişime geçti ve ben de hazır onun gibi büyük bir çevirmeni yakalamışken hemen röportaj yapmak istediğimi söyledim. Beni kırmadı ve ortaya harika bir yazı çıktı. Eren Yücesan Cendey ismini gördüğünüz anda kitabın mükemmel bir şekilde dilimize kazandırıldığından şüphe duymayacağınız ender isimlerden. Haydi gelin biraz da hayatına bakalım…

“Çevirmenlik aslında yalnızlıkla yoğrulan bir iştir.”
– Eren Yücesan Cendey

 

Eren Yücesan Cendey
Eren Yücesan Cendey, Umberto Eco ile.

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Neredeyse kırk yıla yaklaşan bir süredir İtalyancadan Türkçeye çeviri yapıyorum. İtalyan Lisesi mezunuyum, tek seçimim olarak İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunuyum.

Çeviriye nasıl başladınız? İlk çevirdiğiniz kitap hangisiydi? 

Öğrenciliğimde, çeviriye parça başı işlerle giriştim, 1982 yılı başında Güneş Gazetesi’nde İtalyanca – İngilizce çevirmen olarak çalışmaya başladım. Evde çalışmayı yeğlediğim dönemde, kitap çevirisine yöneldim.   

Bu zamana kadar kaç kitap çevirdiniz? Edebi çeviri dışında da çeviri yapıyor musunuz?

Yıllar içinde yüzün üzerinde kitap çevirdim. Sadece edebi çeviri yapıyorum. 

Çeviri süreciniz nasıl işliyor? Herhangi bir ritüeliniz var mı?

Yayınevlerinin sunduğu kitapları çalışma takvimime uygun olduğu sürece kabul ediyorum. Bazen kendi seçtiğim kitapları yayınevine öneriyorum. Hayır, çalışırken bir ritüel söz konusu değil! Önemli olan mümkün olduğunca sessizlik.

Eren Yücesan Cendey

Çevirisinde çok zorlandığınız bir kitap oldu mu? Nasıl başa çıktınız?

Elbette oldu. İlk kitabım Calvino’nun Kozmokomik Öyküler kitabıydı; ilk ciddi işim, böylesine önemli bir yapıt olduğu için zorlanmış olmalıyım ama o kadar geride kaldı ki pek hatırlayamıyorum! Son yıllar içinde Umberto Eco’nun Prag Mezarlığı adlı kitabı beni en çok araştırma yapmaya yönelten, dili ve konusu bakımından çetrefilli bir eserdi. Türkoloji ve Tarih uzmanı, Fabio Grassi’nin yazdığı Atatürk kitabının çevirisi de konunun önemi, ciddiyeti, derin bilgisi ile beni çok zorlamıştı. Kitabın editörünün tarih konusunda uzman olmasıyla aştım zorlukları. Onun dışında, Google araştırmaları yaparak pek çok çözüme ulaşmak mümkün oluyor. 

Bir çevirmen olmak sizin için ne ifade ediyor? 

Çevirmenliğin son derece özel ve güzel bir meslek olduğunu düşünüyorum. Her saat diliminde ve her yerde çalışma olanağı sunması büyük bir şans. İnsanın evinde özel hayatını sürdürürken, üretmesi, ortaya çıkan yapıtların okuma seven kişiler tarafından okunacağı hevesiyle çalışması gerçekten güzel. Okumayı her zaman çok sevmiş olan biri için, ideal bir iş!

Eren Yücesan Cendey

Çeviri yapmakla ilgili en çok neyi seviyorsunuz?

Okumaktan zevk alacağım türden kitapları, bir yandan okuyup, bir yandan kendi dilimde söylemek, çok beğendiğim yapıtları başkalarıyla paylaşabilmek, çok sevdiğim iki dille uğraşmak harika bir şey diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra çevirdiğim ve sevdiğim bazı kitapların yazarlarıyla tanışmak en büyük şansım. Çevirmenlik aslında yalnızlıkla yoğrulan bir iştir. Ben de tek başına çalıştım, çalışıyorum ama gün geldi Susanna Tamaro’nun evinde onun pişirdiği makarnayı yedim, gün geldi çok sevdiğim yazarım Daria Bignardi’yi evimde ağırladım, gün geldi Umberto Eco ile aynı sofrada yemek yedim, dizinin dibine oturup onunla sohbet ettim. En son yayınlanan Aileden Biri (Doğan Kitap) adlı kitabın yazarı Paolo Giordano, Asal Sayıların Yalnızlığı adlı kitabının yayınlanmasından sonra İstanbul’a gelmişti ve tanışmıştık. Çağdaş yazarlarla sosyal medya üzerinden tanışmak, aklına takılanları sorarken arkadaş olmak harika bir şey! Tabi bütün bunlar bir yana; insanın üretiyor olması en büyük mutluluk. 

Çeviriye müdahale eden yazarlar ya da yayıncılarla karşılaştınız mı? Bu gibi durumlarda ne yapıyorsunuz?

Çeviri metnini Türkçe bilen güvendiği birine okutmak isteyen yazar gördüm evet. Yayınevi ise elbette kitabı redaksiyondan geçiriyor; bazı durumlarda editörler yaptıkları değişiklikleri paylaşıyorlar, danışıyorlar; birlikte düzeltiyoruz. Neredeyse yirmi yıl önce çok büyük emek ve çok büyük çabayla çevirdiğim, İtalyanların büyük düşünürlerinden Calasso’nun yazmış olduğu Ka adlı eseri, yayınevinin italyanca bilmeyen editörünün İngilizceden çevirip, kendi bildiği gibi yazması en büyük hayal kırıklığım olmuştu. Bunun dışında bir Türk yazarın kitabını İtalyanca’dan Türkçeye çevirmem de farklı bir deneyimdi. Ferzan Özpetek İstanbul Kırmızısı adlı kitabını İtalyanca yazmıştı. Türkçeye çevirme işini üstlendim. Yazarın İtalyanca söylediği cümleleri benim Türkçemden duyduğu zaman içine sinmediği durumlar oldu. Günlerce Skype üzerinden karşılıklı çalıştık, sonunda özenli bir iş çıktı ortaya.

Geleceğin çevirmenleri için tavsiyeleriniz var mı?

Tek tavsiyem Türkçe okumalarıdır, başka ne olabilir ki?

Eren Yücesan Cendey

Çeviri dışında neler yapıyorsunuz? Bundan sonra sırada ne var?

Çeviri dışında ya da çevirinin yanı sıra gündelik hayatımı sürdürüyorum. Geçen yaz yayınlanan Napoli Romanları Dörtlemesi’nin (Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım) yazarı Elena Ferrante ile ilgili bir kitap üzerinde çalışıyorum. Bundan sonra iki ayrı yayınevine söz verdiğim iki kitap daha var.

Gelelim renkli sorulara…

Tekrar tekrar okumak istediğiniz kitaplar var mı? Bize birkaç tane önerebilir misiniz?

Aslında okurken çok sevdiğim kitapları ikinci kez okuyamadığımı anladım. Kendi kitaplarım içinde defalarca şurasından burasından okuduğum kitaplarım var ama: Yüreğinin Götürdüğü Yere Git (Susanna Tamaro), Bir Çift Yürek (Marlo Morgan) ve elbette Atlıkarıncada Bir Tur Daha (Tiziano Terzani).

Sinema ile aranız nasıl? Takip ettiğiniz yönetmenler, kaçırmam dediğiniz türler var mı?

Sinema severim elbette. Eski Fransız filmlerini, Ettore Scola, Taviani Kardeşler, Federico Fellini filmlerini özlüyorum. Çağan Irmak filmlerinin duygusu hoşuma gidiyor.

Şu sıralar kimleri dinlemekten zevk alıyorsunuz? 

Evde olduğum sürede hiç müzik dinlemem. Aklım kelimelerdedir belki de ondan. Klasik ya da etnik müzik konserlerine giderim.

Eren Yücesan Cendey

Bir süper gücünüz olsaydı ne olurdu? Neden?

Bütün güzellik kraliçelerinin verdiği yanıt geldi aklıma!: Ülkemde ve dünyada barış.

Hayalinizdeki tatili sorsak? 

Hangi köşesi olursa olsun, İtalya. 

Bizimle aklınızdan çıkmayan bir alıntı paylaşabilir misiniz? İlk kez ne zaman duydunuz? Neden sizi bu kadar etkiledi?

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git desem? Olur mu? İlk kez 1995 yılında duydum ve gerçekten yolumu belirlememde çok etkili oldu.

 

Umberto Eco, Elena Ferrante, Italo Calvino, Tiziano Terzani, Cesare Pavese ve daha bir çok yazarın eserlerini dilimize kazandırmış böylesi müthiş bir çevirmene, Eren Yücesan Cendey’e sahip olduğumuz için şanslıyız demek düşüyor bana da. Çevirdiği kitapların keyfini çıkaralım!

Menüye dön