Kitaplık Kedisi’ne birkaç gün yeni bir yazı yazamadım. Aslını isterseniz yıllardır ilk kez içimden hiç yazmak gelmedi. Arka planda filmler ve kitaplar tüketiyor olsam da neyi nasıl yazacağımı bilmez haldeydim diyebilirim. İstanbul’da yaşamanın insan üzerindeki o amansız etkisi yüzünden hafif çaplı bir depresyon yaşıyorum sanırım. Çıkış yolu olarak da her zamanki gibi ellerimi kullandığım bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Eskiden hep resim yapardım, şimdilerde resmin yanında küçük el işleri de yapmaya başladım. Küçük dediğime bakmayın, kocaman bir dünyaymış bu el işleri dünyası!
İzmir’deyken ayağımı incitmemle çarpı işi (cross stitch) dünyasına emin adımlarla girmiştim. İstanbul’a döndükten sonra rengarenk ipler ve çeşit çeşit kumaşlar edinip işi biraz daha büyüttüm. Bir süre sonra sadece çarpı işi yetmez hale geldi ve nakış işlemeye başladım. Sonra baktım dünyanın her yerinde birçok kadın ve erkek enfes işler yapıp bloglarında paylaşıyorlar, onları sıkı bir takibe aldım. Nakış dışında dikiş, örgü, tığ işi ve daha adını bile bilmediğim bir sürü el işi yapan bu insanlar ne hikmetse yaptıkları el işlerini harika birer fotoğrafçı gibi çektiklerinden hepsini (evet adını bilmediklerim de dahil hepsini) yapmaya özendim. Dolayısıyla onu incele, bunu oku derken saatler günler oldu. Çok pişman olduğum söylenemez. Kadınlardan çok erkeklerin işlerini beğendiğimi de belirtmek istiyorum. Gerçekten çok şaşırtıcı bir deneyim oldu benim için. Ancak Ryan Gosling gibi birçok ünlü erkeğin de örgü ördüğünü öğrenince sadece bizim ülke ve civarlarında erkeklerin bu işlerle ilgilenmediğini fark ettim. Terzilerin büyük çoğunluğunun erkek olduğunu düşününce her zaman şaşırmışımdır, buna da şaşırdım yine. İroniler ülkesiyiz aslında, neden hala şaşırıyorum bilmiyorum. Neyse!
Yabancı kaynaklarda gördüğüm güzeller güzeli işlerden sonra yeteri kadar ve hatta fazlasıyla heveslenip bu küçük el işleri için gerekli malzemeleri alayım dedim. Gelin görün ki bizde fiyatlar o kadar saçma sapan ki bildiğiniz neye uğradığımı şaşırdım. İki yüz liraya tığ seti satan bir web sitesi var mesela. İki yüz lira! Bildiğiniz tığ! Dolara zam geldi ondan mı acaba diye gidip aynı ürünü Amazon’da aradım; tahmin edeceğiniz gibi bizde ürün fiyatı bildiğiniz katlıyor! Yok efendim, öyleyse bizimkiler kazanmasın. Ben gerekirse beş katını kargoya verip yabancıdan alırım. Siz de benim gibi internette görüp hevesleniyorsanız iyice araştırmadan satın alma kararı vermeyin derim.
Ülkeden yine yeterli miktarda şikayetçi olduktan sonra gelelim yazının asıl konusuna; el işleri gerçekten insana çok iyi geliyor! Belli bir süre boyunca hiçbir şey düşünmek istemiyorsanız, ellerinizi ve beyninizi oyalayın derim. İnsanı hemen sakinleştiren birkaç aktiviteden biriymiş örgü örmek (ve tığ işi vs.). Bir de işin sonunda ortaya sevimli bir iş çıkmışsa, gerçekten çok çok çok iyi hissediyor insan. Yapabileceğiniz onca şeyi düşündükçe heyecandan çıldıracak gibi olmanız iyi mi kötü mü tam emin olamıyorum ama bir şeyler yaratmak için kafa yormak hiçbir zaman kötü olmamıştır, buna emin olabilirsiniz. Bir de size yol gösterecek, bu işlerden anlayan bir arkadaşınız varsa keyfiniz keyif! Hazır lafını etmişken canımın için Zimlicious‘a da bir selam edeyim. İnanılmaz şeyler yapıyor tığ ile! Şimdiden sizin de elinize sağlık!