The Handmaiden son dönemde izlediğim en iyi film oldu. Hatta o kadar iyi bir filmdi ki film bittikten sonra etkisinden bir türlü kurtulamadım. Sonunda kendimi parklara bahçelere atmak zorunda kaldım. Gerçi bir taraftan da filmin o güzelim atmosferinden kaçmak istemediğimi, olabildiğince içinde kalmak istediğimi fark ettim. Old Boy’un yönetmeni Park Chan-wook bu filmde de aklınızı başınızdan almayı başaracak.
Tha Handmaiden, Sarah Waters’ın Fingersmith adlı romanından uyarlanmış. Sarah Waters yıllardır okuma listemde bekliyor ve buraya geldiğimden bu yana birkaç kitabını daha rafıma attım. Bu filmi izledikten sonra da bir iki kitabını okunacaklar rafının en ön sıralarına yerleştirdim. Böylesi bir filme ilham olabilecek her şeyi tüketmeye kararlıyım anlayacağınız. Daha önce Güney Koreli yönetmen Park Chan-wook’un Old Boy ve Stoker adlı filmlerini izlemiş ve ikisini de çok sevmiştim. Bu filmi de yönettiğini duyunca izlemeden edemedim. Old Boy defalarca izlesem de asla bıkmadığım ve her defasında şahaneliğine hayran kaldığım filmlerden biridir. The Handmaiden da tekrar tekrar izlemek isteyeceğim filmler arasına girdi bile.
1930ların Koresi’nde geçen film (Japon istilasında); kısa yoldan zenginliğe kavuşmak isteyen bir dolandırıcı, onun yanında çalışan aklı havada bir kız, zengin ve hayli ilginç bir adam ve onun himayesinde yaşayan yeğeni etrafında dönüyor. Oyun içinde oyunlar barındıran senaryo, hem karakterleri hem de sürükleyici konusuyla başlı başına bir eser olsa da, filmin müzikleri de, renkleri de, oyuncuları da aklınızdan çıkmayacak. Film hakkında çok bir şey anlatmamak için elimden geldiğince sınırlı bir şekilde yazmak istiyorum ki filmin büyüsü kaçmasın. O yüzden şimdilik sadece filmi övmekle ve bıraktığı hisle yetineceğim. Hepsi birbirinin aynı Hollywood filmlerinden sıkıldıysanız, biraz daha derin, biraz daha kaliteli bir film arayışındaysanız hemen bu akşam izleyin derim. Daha önce bir Park Chan-wook filmi izlemediyseniz hepsi teker teker izlemek isteyeceksiniz. Bu filme gelince de, önerim hakkında hiçbir şey okumadan başına oturmanız olacak. Fragmanı bile izlemeyin diyeceğim ama film hakkında çok bir şey anlatmadığından, şöyle bir havasını tattırdığından izlemenizde sakınca yok sanırım. Mutlaka ve keyifle!