Korku filmlerini sevmem, izlemem, izlettirmem. Dünya zaten yeteri kadar korkunç bir yer olduğundan bir de, iki saatlik sinema sanatı keyfimi korkarak harcayamam. Zevk meselesi elbette. Korkmaktan ya da sapıkça şeylerden hoşlanan sapıkça insanlar da mevcut, neden olmasın? Neyse! Shutter Island filmini de korkunçtur diye izlememiştim. Aylardır sürekli adı geçiyordu ancak itirazlarım karşısında yılan sevgilim de vazgeçmişti sonunda derken, bayram hediyesi kıvamında istediği filmleri birlikte seyretmeye karar verdik. Gel gör ki, Zindan Adası korkunç olmaktan oldukça uzak, iyi bir film.
Leonardo DiCaprio, Mark Ruffalo, Ben Kingsley ve çok sevdiğim hatun oyunculardan biri olan Michelle Williams’ın yer aldığı filmin senaryosu da Dennis Lehane‘in aynı adlı kitabından uyarlanmış. Martin Scorsese ile Leonardo DiCaprio son birkaç filmdir ne kadar kanka olduklarını zaten göstermekten çekinmiyolardı. The Aviator, The Departed, Gangs of New York filmlerine bakacak olursak iyi de yaptıklarını söyleyebilirim. Leonardo, çok iyi bir oyuncu oldu. Bu kanıya da aklımdaki, Titanic ve Romeo+Juliet filmlerindeki durumunu kazıdığından ötürü gönül rahatlığıyla vardım. Yetenekli, akıllı ve yakışıklı. YAY!
Film, “Hee, belliydi böyle olacağı, amaan!” gibi yorumları fazlaca almıştır diye düşünüyorum. Biz izleyiciler zaten her zaman her şeyi önceden kestirebiliriz ne de olsa. Hayatımız zevk almak üzerine değil de b.k atmak üzerine kurulu olduğundan bunu da doğal karşılıyorum. Neyse! Senaryo çok güzel, oyuncular zaten şahane, konusu desen oldukça ilginç… Her şeyiyle iyi bir seyirlik. Hala izlemediyseniz izleyin derim.