Sabah Yıldızı‘nı dün vizyona girer girmez heyecanla izledim . Film boyunca ve film sonrasında da hüngür hüngür ağladım. Neye kızacağımı bilemedim yine. İnsanlığımdan da utandım, ülkemden de. En çok da, sinemalarımızdan utandım! Sanatın en çok tüketilen dalında, Sabahattin Ali’ye yer veren sinema o kadar az ki!
Sabah Yıldızı, sevgili Metin Avdaç‘ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği bir Sabahattin Ali belgeseli. Doğumundan ölümüne, arkadaşları, öğrencileri ve kızı ile yapılan röportajlar eşliğinde inanılmaz bir belgesel olmuş. Yaşadığı yerler, mahkum olduğu hapishaneler ve buralarda başından geçenler de mükemmel bir şekilde anlatılmış. Özellikle öğrencilerini dinlerken insanın içi parçalanıyor, yine soruyor insan; “Nasıl kıyarlar sana? Nasıl yaparlar?”. Öğrencileri de ağlıyor, aslında herkes ağlamaklı…
Nazım Hikmet ile mektuplaşmaları da yakıyor insanı. Hapishanelerde geçen ömürleri de yakıyor. Bu denli adaletsizlik, bu denli haksızlığa dayanamıyor insan. Birazcık insanlığınız varsa, göğsünüz parçalanacak, ne yapacağınızı, ne düşüneceğinizi bilemeyeceksiniz. Sabahattin Ali’nin işkencecileri hakkında söylediklerini duyunca da, işte o zaman…
Sinemalarımızdan neden utandım? Koca İstanbul’da Majestik Sineması dışında filmi izleyebilmek mümkün değil. Yazıklar olsun! Para kazanamayacakları bir filmi koymuyorlar vizyona diye bu kadar kızmak gerekir mi? Elbette gerekir! Bu kadar mı açsınız, bu kadar mı duyarsız! Gece koy, sabahın köründe koy, bir seans da olsa koy filmi de insanlar izlesin. İşletmeciler bilmeyebilir Sabahattin Ali’nin kim olduğunu, belli ki para saymaktan pek vakitleri yok gerçek dünyaya. Gel gör ki, böyle bir adam vardı. Böyle bir adamı herkes bilmeli. Herkes bilmeli neler yaşandığını ülkemizde. İşte tam da bu yüzden işletmeciler bu filme sinemalarında yer vermeli. Para saymaya ara verip kendileri de izlemeli hatta… Sanat, edebiyat sinemalarda yer almayacaksa, aptal bir toplum yetiştirmekten öteye gidemeyeceğiz. Kaldı ki Sabahttin Ali’yi bilmeyen, tanımayan bir toplum olacaksak, hiç olmayalım.
Metin Avdaç, kanımca çağımızın Don Kişot’udur. Bu zamanda böyle bir belgesel çekmek herkesin harcı değildir. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Kendinize bir iyilik yapın, gidin izleyin Sabah Yıldızı’nı.
Film hakkında gerekli bilgileri de şu kanallardan edinebilirsiniz;
“Ve günler sonra Mehmet Pişkin aramızdan ayrılır… Halbuki bu filmi izleyecektin Mehmet? :(“