Neruda, Pablo Neruda’nın 1946 seçimlerinden sonraki hayatını anlatıyor. Bu oldukça ünlü şairin başından geçenleri, onu yakından takip eden genç bir polisin gözünden izliyoruz yer yer. Yanınıza mutlaka içkinizi alıp, sessizlikte izlemeniz gereken filmlerden biri bu.
Komünistlerin yardığımıyla 1946 seçimlerini kazanan Şili’nin başbakanı, komünistlere sırtını döner ve hepsi hakkında tutuklama kararı çıkarır. Senatör Pablo Neruda bu zorbalığa karşı sesini yükseltmekten hiç çekinmez. Onu tehlikelere karşı uyardıklarında eşi Delia ile Arjantin’e gitmek üzere yola çıkar ancak sınırdan geri dönmek ve ülkede saklanmak zorunda kalırlar.
Genç ve oldukça hırslı bir polis şefi olan Oscar Peluchonneau, kaçakları bulmak üzere görevlendirilir. İşini çok ciddiye alan ve ortalamanın üzerinde bir polis olan Peluchonneau, Pablo Neruda‘yı yakalamak için önce onu tanıması gerektiğini düşünür ve şairin hayatını ve şiirlerini okur. Bu esnada şair, şiirlerini bir şekilde insanlara ulaştırabilmektedir. Polis ile aralarında sürekli bir kedi fare oyunu olsa da şair bir adım önde olmayı zevkle başarmaktadır. Polis biraz daha hızlanınca Neruda’nın arkadaşları onu sınıra at sırtında götürmeye karar verir.
Şairin eşi Delia elbette geride kalmak zorunda kalmıştır ve Peluchonneau zaman kaybetmeksizin onu hemen sorguya çeker. Bu sahne özellikle ilgimi çekmiş ve çok hoşuma gitmişti. Delia polis memuruna her hikayede bir başkahraman olduğunu ve diğerlerinin ikincil olduğunu söyler. Onların hikayesinde ise polis ikincil bir karakterdir. Neruda, şiirleri ve politik duruşuyla gerçek bir karakterdir ve her şeye göğüs gerebilir ancak Peluchonneau yalnızca bir kurgudur. Bu sözleri duyan polis kendine olan güvenini neredeyse tamamen kaybeder.
Şair Arjantin’e doğru karlı orman içlerinde ilerlerken, polis onları takip eder ancak onlara bir türlü ulaşamaz ve sonunda kendini öldürür. Silah sesini duyan Neruda geldiği yoldan geri döner ve cesedi bulur. Polisin kurgusal varoluşu da artık sona ermiştir. Şair Paris’e kaçmayı başarırı ve burada arkadaşı Pablo Picasso tarafından karşılanır ve Paris’te büyük bir medya olayı haline gelir.
Sanat yönetimi hayli çekici bir film bu. Renklerine de, kostümlerine de, karakterlerine de aşık olacak; bol bol şiir okumak isteyeceksiniz. Keyifle izleyin!