Indie Game: The Movie Kanadalı film yapımcıları James Swirsky ve Lisanne Pajot’un birlikte ortaya çıkardıkları 2012 yapımı mükemmel bir belgesel. Bağımsız oyun geliştiricilerinin yaşadığı zorlukları gerçekten hayli ilgi çekici bir şekilde anlatmayı başarmış bir belgesel olmasının yanı sıra insanların tutkuyla yaptıkları şeylerin ne kadar önemli olduğunu anlatan bir film aynı zamanda. Super Meat Boy‘un yaratıcıları Edmund McMillen ve Tommy Refenes’in yaşadıklarını, Fez‘i yaratırken üstesinden gelmesi gerekenleri tüm samimiyetiyle anlatan Phil Fish’i ve Braid adlı oyununun başarı hikayesini anlatan Jonathan Blow’u izlerken kendinizden bir şeyler bulacak ve oyunlara asla eskisi gibi bakamayacaksınız.
Eşim sayesinde oyunlarla eski göre daha haşır neşir olduğumu söyleyebilirim. O oynarken arada sırada ben de izlemeden edemiyorum oyunları. Özellikle bazıları belli bir senaryoya göre ilerlediği için film seyreder gibi hissediyor insan. Belli başlı oyunları ondan daha çok ve çok daha iyi oynadığımı ise söylemekten zevk alıyorum çoğu zaman. (Little Big Planet ve Guitar Hero ya da Rock Band’de iddialıyım.) Bazen de oyun başında saatler geçiren insanları görüp sinirlenmeden ve oyunlar hakkında saçma sapan konuşmadan edemedim. Ancak Indie Game: The Movie adlı belgeseli izledikten sonra oyunların aslında ne kadar emek gerektiren ve insanı çıldırtabilecek şeyler olduğunu net bir şekilde gördüm. Yıllar boyu üzerinde titizlikle çalışılmış oyunlar hakkında söylediklerimi düşününce kendimden utandım diyebilirim. Bu belgeselin bir de Kickstarter’da aldığı yatırımla hayata geçmiş bir film olduğunu öğrenince oyun dünyası hakkındaki fikirlerim iyice değişti.
Indie Game: The Movie ve oyunlardan fazlası
Bir oyunun, o oyunu yaratan kişinin hayatından bu kadar çok şey alabileceğini ve onun hakkında bu kadar çok şey anlatabileceğini hiç düşünmüyordum anlayacağınız. Indie Game: The Movie üç oyun üzerinden geliştiricilerinin hayatlarını o kadar güzel bir şekilde anlatıyor ki ister oyun oynayın ister oynamayın, onlar için her şeyin en iyisini dilerken buluyorsunuz kendinizi. Sevdiği şeyi tutkuyla yapan ve bu süreçte kaybedeceği şey çok olsa da görmezden gelmeye çalışan insanlara saygı duymadan da edemiyorsunuz. Belgesel bağımsız oyun geliştiricilerini anlatsa da, oldukça alakasız insanları bile bir yerden vurabilecek bir film olmuş anlayacağınız. Mutlaka izleyin derim.