The Hobbit: The Battle of the Five Armies ya da ülkemizdeki adıyla Hobbit 3, Beş Ordunun Savaşı’nı ön gösterimde izleyen şanslı birkaç kişiden biriydim. Filmin gösterime girmesine saatler kala size şöyle söylesem yeterli olur sanırım; üçlemenin en görkemli filmi bu son film olmuş. Her şeyiyle aklınızı başınızdan alacak bir son yaratmış Peter Jackson. Hemen gidin iyi bir salonda biletlerinizi alın. Hatta IMAX 3D izleyin derim, diğer seçenekleri pek düşünmeyin. En iyi şartlarda izlenmeyi hak eden muazzam bir film bekliyor sizi.
Hobbit 3: Beş Ordunun Savaşı önceden tanıdığınız, bildiğiniz karakterlere tekrar tekrar hayran olmanızı sağlayacak bir film olmuş. Özellikle Lee Pace‘in canlandırdığı (ki çok fazla kadın hayrana sahip olmasının nedenini de bu filmle çok daha iyi anladım) Thranduil karakteri dikkat çekiyor. Güzel yüzü, enfes saçları ve elf zarafeti bir yana, o soğuk kişiliğin altındakileri görünce etkileniyor insan. Benim favori karakterim ise Orlando Bloom‘un canlandırdığı Legolas (ki Gandalf’tan sonraki favorim hep o olmuştur) oldu. Cücelerden ziyade elflerin dövüş sahnelerini izlemeyi her zaman daha “hoş” bulmuşumdur. Legolas ise yayı ve okları, keskin gözleri, hızlı hareketleri ile her zaman izlemesi zevkli bir karakter olduysa da bu filmde ağzınızı açık bırakacak bir performansla ork avlıyor. Bir de aşkın neler yaptırabileceğini böylesine hoş bir karakterden görmek de inanın çok keyifli.
Hobbit 3 ve aşk
Güzeller güzeli Evangeline Lilly ise sevgili Legolas’ımızın kalbini kaptırdığı elf Tauriel’i canlandırıyor. Gelin görün ki bu güzel elf de halkına göre biraz farklı bir cüceye aşık oluyor (ki bunu zaten ikinci filmde de görmüştük). Tauriel’in aşık olduğu sevimli cücemiz ise Aidan Turner’ın canlandırdığı Kili. Bu zamana kadarki tüm Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit filmlerindeki en sempatik cüce diyebiliriz kendisi için.
Bilbo Baggins ise bildiğiniz Bilbo Baggins. Belki sadece biraz daha cesur. Sherlock’un sevgili Dr. Watson’ı rolüyle de hayran kitlesini hayli büyüten Martin Freeman Bilbo rolü için resmen biçilmiş kaftan. Bu son filmdeki performansını gördükten sonra başka türlüsünü düşünmek elde değil. Yolculuğunun sonuna gelen Bilbo’yu Frodo ile karşılaştırmadan edemeyeceksiniz bu arada onu da belirteyim. Aslında burada bahsettiğim ya da bahsedemediğim filmdeki tüm karakterlere biraz daha duygusal bağlarla bağlanacaksınız sanırım. En azından bana öyle oldu, belli sahnelerde de ağlamadan edemedim. Aranızda benim kadar duygusallarınız varsa yanınıza mendil almayı unutmayın.
Özetle, görüp görebileceğiniz en iyi savaş sahnelerine sahip film aklınızı başınızdan alacak. Mükemmel bir hikayenin sonuna gelmenin hüznü sizi saracak olsa da çok iyi bir film seyretmenin zevkini doya doya yaşayacaksınız. Peter Jackson durmadan başka Tolkien filmleri çekse keşke diye kıvranıp duracaksınız. Mutlaka, ne yapın edin izleyin bu filmi. Keyifle!
